Arşiv

Archive for the ‘Hayat’ Category

Çocuğunuzun eğitim hayatını nasıl yönlendirirsiniz?

Daha önceki yazımda da sorduğum gibi bu seferki soruyu da bir platformda sorup bazı kayda değer yanıtlar almıştım. Özellikle çocuğunu özel okula göndermeyi düşünen anne-babalar için fikir verebilir.

Faydalı olanları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir önceki sorumda çocugun genel olarak yetiştirilmesi ile ilgili bir soru sormuştum. Sağolsun arkadaşlar çok güzel cevaplar verdi.
Bu sorumda ise özellikle özel okul ve devlet okulu kavramları hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum.

Şimdi bir çocugun 0 dan başlayarak özel okul eğitim masraflarını düşünüyorum.

Anaokulu = Aylık 850 TL*8 ay* 2 sene=13600 TL
İlköğretim(8 yıl) =10000*8= 80000 TL
Lise (4 yıl) = 14000*4= 56000 TL
Üniversite = 20000*4=80000 TL

TOPLAM: yaklaşık 225.000 TL (Bugunun parasıyla)

Devlet okulunda masraflarını yukarda özel okuldaki ek masraflarına sayıyorum dolayısıyla arada eğitim hayatı boyunca EN AZ 200.000 TL fark olacak.

Şimdi bu hesabı yaptıktan sonra asıl soruma geliyorum.

Önceki sorumdaki kişinini kendi kendini geliştirebilmesi için gerekli kültürel seviyeyi ya da ne denirse vizyonu çocuga aşılayabilmek için sanırım bu eğitim hayatının bir kısmında özel okula göndermek gerekecek.

Ya ilkokul-lise
ya lise-üniversite

diye düşünüyorum.

Siz olsanız çocugunuzu hepten özel okullara mı gonderirdiniz yoksa hemen üstte belirttiğim gibi ilkokul-lise seçip üni de güzel yeri kazanmasını mı beklerdiniz veya lise-üniversiteye mi özele yollardınız.

Şimdi sorumu çok uzatmak istemiyorum. Aramızda tabii ki biz özel okulda okuyarak mı geldik buralara diyenler olacaktır. Saygı duyarım. Ama elinde yeterli maddi imkan olsaydı devlet okuluna göndermeye de içim el vermezdi sanırım.

Umarım yanlış anlaşılmam bu konuda ve sorumu tam olarak aktarabilmişimdir.

Çok uzun oldu özür dileyerek teşekkür ediyorum:)

Not: Piyango çıkmadı:)

Aldığım cevaplar aşağıdaki gibi.

İlkokul-Lise. Net.

uzun zamandır aynı şeyi söylüyorum, milyon dolarlarım dahi olsa çocuğumu özel okula göndermem. hiçbir şekilde, hiçbir zaman, bu kadar da netim. paranın gücüyle elde edilen şeyden gelecek olan hayır, gelmese de olur.

İlkokul ve lise iyi eğitim veren özel bir okul olabilir. temel önemli.

haddim olmayarak ülkemizde devlet okullarındaki eğitim kalitesi hakkında bir şey söylemek istiyorum.

Şu anda ülkemizde öğretmenler KPSS ile atanıyor. Ama bu öğretmen adaylarının tek derdi kpss den yuksek puan alıp kapağı devlete atmak. Ve o kapak devlete atılınca koyvermek.(KESINLIKLE EĞİTİM İŞİNİ GONULDEN YAPANLARI AYIRIYORUM.) Ama bu öğretmenlerimizin sayısı gün geçtikçe malesef azalıyor.

Ama özel okulda eğer öğrenciler daha doğrusu veliler öğretmenden memnun değilse en fazla 1 ay çalıştırırlar.

Devlet okullarında performansa göre ücretlendirme olsa ve bu performansı müdürler/veliler belirlese dediğine kesinlike VARIM.

liseye kadar devlet okulunda okusun. kapasitesi varsa lisede özel okul, yoksa üniversitede özel okul şeklinde ayarlanabilir. hepsi çocuğun kapasitesine bağlı. belki kafası basmaz o zaman sırf dile ağırlık verip baştan özel okula verilebilir.

Lisede göndermek çok daha mantıklı gibi geliyor bana, zira kişiliğin az çok belirdiği, çoğu şeyin temelinin atıldığı kısım lise. Lise iyiyse, üniversite de iyi oluyor illa ki.

çocuğu özelde okutacaksanız, kesinlikle şöyle yapmayın: şehrin en seçkin özel okulunda ilkokul birden beri eşek gibi çalıştırılan çocuklar, 2. sınıfta günde 3 saat ödev veriyorlarmış bu çalışmalar sonucunda şehrin en iyi anadolu lisesini kazandı, okul başarısı çok yüksek. anadolu lisesinden sonra hepsi ilk sene özel üniversitenin en kötü ihtimalle yarı burslusunu kazandılar. şimdi paran varken çocuğu at gibi koşturmanın ne gereği, nasıl olsa özel üniversiteye gitti yine ortamı orda çünkü, burslu gitti ama. gitmesin nolcak, paran var öde, o haktan parası olmayan yararlansın.
birinci sınıftan beri öğrencilerini at nalı gibi koşturan bu özel okul, anadolu liselerindeki başarılarıyla övünüyor, onu devlet okulundaki çocuk da kazanıyor.
demek istemem şu ki paranız varsa çocuğu bu tarz okullarda at nalı gibi yetiştirmeyin, nasıl olsa özel üniversiteye gidiyor yine, ya da devlet üniversitene gitse bile o tarz arkadaş çevresiyle takılıyor. onun yerine sanat eğitimi alsın küçük yaştan itibaren.

ilkokulda özel okul çok yanlış ve de saçma geliyor bana. ali ata bak yazıyor o 1. sınıf öğrencisi de devlette de aynı şeyi yazıyor ve 20.000 tl veriyorsun. hem liseye kadar devlet okulunda okuyan öğrencinin arkadaşlık ilişkileri ortamı çok daha farklı.

ben ilkokulda, ortaokulda ve lisede devlet okuluna gittim, üniversiteyi vakıf üniversitesinde paralı okudum, yükseklisansı vakıf üniversitesinde burslu yapıyorum ve devlet üniversitesinde de çalışıyorum. yani hem vakıf hem devlet okulu tecrübem var. hatta öyle ki ilkokulda sıralara 3’er kişi oturduğumuzu, sınıf mevcudunun 80 küsür kişi olduğunu hatırlıyorum.

çocuğum olsa anaokulunu özelde, ilkokul ve ortaokulu iyi bir muhitteki devlet okulunda okuturum. iyi bir liseyi kazanacak gibiyse devlet okuluna, kazanmayacak gibiyse özel liseye gönderirim çünkü bence bir insanın geleceğinde en önemli ortam lise ortamı, insanın alışkanlıklarını ve hayat görüşünü belirliyor. üniversiteye gelirsek; eğer boğaziçi, galatasaray, itü, mimar sinan, odtü beşlisinden birini kazanırsa bunlardan birine gönderirim ama bunlardan birini kazanamazsa diğer okulları düşünmem bile, bilkent gibi iyi eğitim veren kaliteli bir vakıf üniversitesinde okuturum çünkü diğer okulların hali maalesef içler acısı hem eğitim hem de sosyal açıdan.

Peki olaya bir de şöyle bakın.

Kendi geçmişinize bakın. 10 tane arkadaşınızın ismini saysanız kaç tanesi lisedir? Kaç tanesi liseden öncedir.

Açıkcası benim lise öncesi arkadaşım yok diyebilirim.(Mahalle arkadaşım değilse ki o şekilde var 2-3 tane ama samimi değilim şu anda)

Geri kalan hepsi lise ve üniversite.

Bunu sormamın nedeni. Çocuk, hayatı boyunca taşıyacağı kültürü, vizyonu liseye kadar mı alıyor liseden sonra mı?

Bana göe liseden sonra.

O yuzden eğer bir şekilde özel okula göndereceksem lise+üniversite yapardım gibime geliyor.

Ben liseye kadar devlet okulunda okudum. Liseyi burslu olarak özel okulda okudum. İlk önce depresyona girmiştim. En yakın arkadaşlarım çok iyi anadolu liselerine giderken, ben daha yeni açılmış bir özel liseye gidiyordum. Hem de sınıf mevcudu 45 kişilik bir okuldan, okul mevcudu 70 kişi olan bir okula geçmiştim. Ama bugün bakınca iyi ki özel okula gitmişim. O arkadaşlarımdan çok daha iyi bir lise hayatı geçirdim. Okul sayesinde sayısız yurt dışı projelerine katıldım ve çoğunun uçak biletinin parasını vermedim bile. Burs kazandım, liseye yurt dışında devam ettim. Üniversitede hazırlık atladım 1 sene kazandım.

İmkan varsa kesinlikle özel liseye gönderilmeli.

cocuk hayati boyunca tasiyacagi kultur ve vizyonu lisede degil ilkokul oncesinde ailesinden almaya baslar. ailesi bir tane kitap okumadan okula yazdirmissa, bir kere tiyatroya muzeye gondermemisse, eline kagit kalem verip yazip cizmeye yonlendirmemisse isterse cocuk ergen olduktan sonra Ay’da yeni acilmis super liseye gondersin o cocuk vizyon bakimindan hayata buy sekilde baslamis cocuga gore geri kalir. o yuzden en bastan verilecek egitim aliskanliklarinin duzgun olmasi sonradan universitede iyi bir okula gitmesinden daha onemli. o yuzden evde ilkokul mezunu kadinlara cocuk baktiran tanidiklarimin hepsine bas bas bagiriyorum cocugunuza kotuluk ediyorsunuz bari krese gonderin oturup kalkmayi ogrensin diye. cocugun ogrenim hayati evde okul oncesi anne babanin cabasiyla baslar, o istikamette de devam eder gider. o yuzden duzgun bir krese ve duzgun bir ilkokula gitmesi, ailenin calistirmasi cok onemli okul hayatinin ilk senelerinde.

ilkokul lise burda okusun ozelde dil olarak kesinlikle ingilizceyi secmeyin farnsiz veya alman lisesine gitsin ingilizceyi de veriyorlar orada zaten.

sonra fransa veya almanyada egitime devam eder orada egitim beles masraf olmaz size. ingilizce egitim secrse abd ingiltere kanada alayi parali zor olur.

devlete vermeyin kesinlikle devlet bitik halde cocuga yazik olur ama ozel okulda da surekli ozel ders aldirmaniz gerek cunku cocuklar o sekil yetisiyor

sunu da belirteyim turkiyedeki ozel okul ozel uni gormus cogu adamdan daha kulturlu ve dubya gorusune sahibim devlette okudum ingilizcem de oldukca ii. biraz da is cocukta olacak sonucta kim 500 milyardaki yeditepeli kizi gorduk oow patlar dedi yane cocuk tiki de olabilir ozel okul entellektuel veya aydin yapmaz adami, okumak yapar

yazılan yorumların hepsini okumadım ama ben de kendi oldukça öznel fikrimi söyleyeyim:

eğer ekonomik koşulların uygunsa ilk ve orta öğretimi (gerçi artık 4+4 oldu) özel okullarda okumasını tavsiye ederim. KPSS sınavını az çok biliyorsanız şu an için alanında en uzman olanı değil KPSS’den en yüksek puan alanı atıyorlar. İngilizce öğretmenleri bile matematik başarısına göre atanıyor öyle diyeyim sana 🙂 50-60 puanla atananları saymıyorum bile. Ama tabi ki oldukça kaliteli hocalar da var. Ama kabul edelim berbat bir atama kriteri var ortada. Neyse.

Tabi diğer arkadaşlar bahsetmiş özel okulda hoca ne kadar kaliteli de olsa bir öğrenci velisiyle yaşadığı küçük bir sorun yüzünden okuldan 1 ay sonra ayrılmak zorunda kalabiliyor. Bir de bazı özel okulların çalışma şartları ağır olduğu için burada çalışan bazı öğretmenler bu kurumu atanma öncesi geçici iş olarak görüyor. garip bir durum yani…

Şöyle de mantıklı olabilir. Devlet okuluna gönderilir ama aynı anda çocuğa derslerine destek olma amaçlı özel öğretmen tutulabilir. Özel okullardan daha az masraflı olur. (Bu konuda derslerinde başarılı son sınıf üniversite öğrencileriyle görüşebilirsiniz; hem onlar da biraz harçlık kazanır destek olursunuz) Bu yöntemi dil eğitimi için de kullanın. eski bir dershane hocası olarak söylüyorum, çocuğunuzu dil öğrenmesi için dershaneye göndermeyin, özel hoca + programlar + ingilizce filmler + belki yaz tatilinde geliriniz el veriyorsa yurt dışı gezisi ile dil öğrenilebilir.

Üniversite için ben üniversitenin devlet mi özel mi olmasına değil de üniversitedeki okumak istediği bölümdeki hocaların kaliteli olup olmamasına bakılması taraftarıyım. Bu bağlamda devlet okulu kötüdür ya da özel üniversiteye ne gerek var demek yanlış olur; çocuğun ilgi duyduğu bölüm hangi üniversitede daha zengin bir eğitim veriyorsa o üniversite tercih edilmelidir.

Konuyla pek alakalı olmasa da yine kişisel tavsiyem: Benim çocuğum olsa ve okumayı öğrenmiş olsa (mesela lise seviyesine gelmiş olsa) okul programlarına alınmayan kitapları da alır okuturdum; Milan Kundera, Erasmus, Aziz Nesin gibi… Ve tabi aylık bir bilim dergisine üye olurdum bir de çocuğun ilgi alanına uygun fotoğrafçılık, resim, müzik vb. dergilere…İş sadece okul da bitmiyor maalesef…Hatta okulda çocuğun bardağın boş tarafını görmesine neden olacak dersler de olabiliyor.

ben anaokulu ve ilkokulu özelde okudum. kendimden yola çıkarsam temelimin sağlam olması işime yaradı hem ingilizce anlamında hem de sosyal ve kültürel olarak.

imkanım olursa çocuğumu kendim gibi anaokulu ve ilkokul çağlarında yollarım özele.

bana kalırsa iyi bir ilk okul bulunup gönderilebilinir.(devlet) iyi bir lise bulunup gönderilebinir(devlet) sonrasında durumuna göre eğer kazanabilirse iyi bir devlet üniversitesine gidebilir. bölümüne göre boğaziçi,hacettepe,odtü,itü,istanbul,ankara,gs gibi.

ben devlette çalışan bir öğretmen olarak ya kendim evde eğitimi tercih ederdim yada özel okul.peki özel okul da hangi özel okul?
Turkiye’de 9-10 tane özel okul var çocuğumu vermek istediğim.Diğer özel okulların çoğu çöp.Hele bir tanesi var mantar gibi üreyip deli gibi reklam yapan ama okul berbat.ama isim veremiyorum bi tarafıma girmesin diye.

Umarım faydalı olmuştur. Sizler de aynı soruyu kendinize sorabilirsiniz.

Maddi sıkıntınız olmasa çocugunuzu nasıl yetiştirirsiniz?

17 Şubat 2013 3 yorum

Maddi durumunuz yeterli. Örneğin çocunuza evini arabasını alabiliyor ve üstüne hiç çalışmasa bile ayda bugunun parasıyla 5000 TL verebiliyorsunuz.

Siz bu şartlara sahip olsanız çocugunuzu nasıl yetiştirirdiniz?

a-)hayat kısa, evi arabası var e para da var ne gerek var çalışmaya?

b-)Ne olur ne olmaz sen şimdi böyle diyon ama 30 sene sonra ortada kalmak var kesinlikle eli ekmek tutmalı.

c-)Yurtdışına gönderirim orda eğitim alır sonra Türkiye’ye gelip bir şirkette çalışır/kendi işini kurar.

d-)Türkiye’de okusun ortalama bir işe girsin ve kendi hayatını kursun.

Bu dediklerimden sadece a şıkkında SÖZDE hayatın tadını alabilir gibi geliyor. Diğerlerinde kapitalist düzene işçi/hamal olarak katkı sağlayacak ve ömrünü bu şekilde bitirecek.

Tabi olaya dinen bakmıyorum. Çalışmak dinimizce de ibadet sayılmış. Olaya bu açıdan bakmazsak sevinirim:)

Şıkları çoğaltarak örnek de verebilirsiniz.

Not: Tabii ki maddi durumum buna el vermiyor. Ama el verse ne yapardım çocuğumu el bebek gul bebek mi buyuturdum bazen aklıma geliyor cevabını veremiyorum.

Bir platformda böyle bir soru sormuştum. Gelen mantıklı cevapları da sizlerle paylaşmak istiyorum.

hayatın tüm acımasızlığını yaşayarak öğrenmesini hayatını idame ettirecek parayı kazanmasını isterdim. imkanım varsa yurtdışında çocukta embesil değilse iyi bir ünv. gitmesini isterdim.

hazıra alışmasın diye, ekmek elden su gölden yaşatmam.
çalışmayı çabalamayı öğretecek şekilde yetiştirir, ama gerekli desteği de eksik etmezdim.

Öncelikle oku veya okuma diye baskı yapmazdım ama temelden yetiştirken yani okul aşamasına gelmeden önce mümkün mertebe kültür seviyesini arttırmaya çalışırdım. Ona bu alışkanlığı kazandırdıktan sonra zaten bir okul okumasa bile sürekli kendini geliştirmeye çalışır. Durumu böyle olduktan sonra para kazanmak çok da önemli değil. Düşünce adamı olsun. Okusun. Gezsin. Fikir üretsin. Zaten eğer kendinde o potansiyeli görüyorsa bi iş de bulur. Belki mühendis olmaz veya doktor olmaz ya da çöpçü ama yorumcu olur, araştırmacı olur. Bişey olur yani. Bana göre hayattan alıcağı zevki ancak böyle maksimize edebilir.

edit: Eke cevap; bana bu koşullar sağlanıyo olsa bir iş kurar küçük esnaf olurdum. En azından denerdim. Eğer iş yerim tutarsa kendimi üzmeden orda çalışmaya devam ederdim. Bunun yanında eğitim ve kültür olarak kendimi geliştirmeye çalışırdım. İmkanlara sahip olmak büyük kolaylık elbet. Almancamı geliştirmek için rahatlıkla Almanya’ya gidip 3-4 ay kalabilirdim mesela. Yapmak istediğim birkaç pahalı hobimle ilgilenirdim. Bikaç başarısız kitap yazar bikaç kopya bastırır kenara koyardım.

yatkınlığı varsa bir spor dalına yöneltirim. yoksa da hobi olarak gene yapsın.

küçüklükten bir şeye ilgisi varsa elektronik olabilir başka birşeye olabilir onu ilerletmesinde destek olurum. müziği ilgisi varsa hobi olarak bırakmasında destek olurum.

boş beleş yaşanmıyor. geçim kaygısı olmadan birşeylerle ilgilenmenin tadı da ayrı sonuçta. okusun öğrensin uğraşsın ilgilensin parayı dert etmesin.

Çocuğumun maddiyatla şımarmasına izin vermezdim bi kere. Özellikle erkek çocuksa küçük yaştan itibaren çalışıp alın terini silsin isterdim. Ama zulmetmemek lazım çocuklara. Çalışmanın, başarmanın, öğrenmenin, bilmenin zevkini sonuna kadar aşılayabilmek isterdim ki, çalışmayı öğrenmeyi bilmeyi başarmayı sevsin. Onu hayata bağlayacak olan en kuvvetli bağ bu olsun ve bu bağı sevsin ki hayatı kolaylaşsın. İnsan sevmediği işi yaparsa hayat zindan olur..
Çalışsın, mümkünse birkaç altın bileziği olsun. Sanat bilsin. Kendini ifade etmede çok başarılı ve rahat olsun.

Bir de insan olsun. İnsanlara insan muamelesi etsin, kendini de ezdirmesin, dengeli olsun. Her türlü mutlu geçer hayatı.

ilkokul-lise kesinliklikle, üniversite diye zorlamazdım, hayatını yaşasın en güzel yaşlarını okul diye, eğitim diye harcamasın.

isviçre’ye falan eğitime yollardım ben. sonra zaten isterse üniversiteye girer.

ama öncelikle durumum o şekildeyse çocuk yapmam ben arkadaş.

cocugunuzu el bebek gul bebek buyutmek calistirmamaktan gecmiyor. cocugunuzu el bebek gul bebek buyutmeniz, egitimini sucluluk ve utandirma temeline dayandirmadan vermenizden, yasina gore yapabilecegi yani basarabilecegi her seyde onu desteklemenizden geciyor. ileride basarili kendine guvenli bir insan olmasi icin duzenli uyuyor, 3 yasinda kendi yemegini yiyor, 4 yasinda kendi giyiniyor, 5 yasinda kendi ayakkabisini bagliyor, 6 yasinda okuldan gelince odevinin basina oturtuluyor olmasi gibi ayrintilara bagli ornegin. bunlari yapmasi gecikiyorsa suclamadan ezmeden uzmeden surekli olarak destekleyerek cocugu hayatta hep bir adim ileri itmekten geciyor yani.

kanimca, bir insana anne babasinin yapabilecegi en buyuk kotuluk calisma sevgisini ve basari hissini, kendi kendine yetecek kapasiteye ulasma sansini elinden almasidir. bir bakima budamak, elini ayagini kesmek gibi bir insanin bu. calismayan insanin hem akli hem vucudu korelir. kapasitesi okulu, egitimi nerede sonlandiysa o noktada kalir ve gerilemeye baslar. kendi kendine yetmeyi ogrenmek, bir birey olabilmek ve hayatta kalmak, anne babanin cocuguna ogretecegi en onemli seydir bu hayatta. anne babalikta ikinci onemli olan da bu yetistirme ve hayati ogretme surecini cocugu ezmeden, simartmadan, yuzgoz etmeden yapabilmeyi basarmak. tabii bir de elimizdeki cocugun kapasitesine bakarak onu hem fiziksel (spor, dans destegi harika olur) hem beyinsel olarak gelebilecegi en yuksek noktaya getirmek. o noktaya gelmeye cabalayan insan her halukarda kendi yolunu bulur. ne iste calisacagini da bulur, hangi ulkeye yerlesecegini de bulur. bu sekilde cocuk yetistirmek ve dogru yaklasmak icin de icin de cocuk gelisiminden anlamak gerekiyor biraz. bu konuda yazilmis binlerce muhtesem kitap var. cok calisip cocuga ev araba alip yatmaya ve hayatta hicbir sey olmamaya alistirmaktansa duzgun bir cocukluk ve genclik gecirmesine calismak bence daha yerinde.

gavur memlekette okutmak en iisi adamlar gusel disiplin veriyor, buradada bir alman okuluna gitsin fransiz okulunda uyusturucu falan var ii degil almanlar disiplinli olur her alman bi kucuk hitlerdir

sen ne yaparsan yap çocuk kendi karakteri çizgisinde ilerler. maddi olarak sunulan imkanların çok bir etkisi olmaz.

bu süreçte tek yapabileceğiniz doğru örnek olmaktır. bir çocuğa ergenlik öncesi dönemde ailesi gerçek sevgi, ilgi ve disiplini verebiliyorsa. o çocuk özgüvenli yetişir devamında kendi kaarlarını kendisi doğru verebilir.

para pul hikaye.

c- ama kapitalist düzene hamal olarak yetişmesi için değil dünyaya yararlı bir insan olması için.

bunu bir örnekle açıklayacak olursak bill gates’in hamal olduğunu düşünmüyorsun herhalde, adam tarih yazdı hepimizin evinde şuan dünyanın bilgisine ulaşabileceğimiz bir alet olan bilgisayar var. bunu herkes için kullanılabilir hale getirdi. tabi ki capital olarak karşılığınıda aldı bu ayrı. bu kadar basit düşünme ama psikanalizin kurucularından tut, siyasi akım üretenlere ya da hayatımızı kolaylaştırmak için üretilmiş teknolojik ürünlere. ya da penisilinin bulunmasına. yani hem maddi hem manevi olgular için dedim 🙂 birşeyler üretsin insanlık adına. her ne olursa olsun.

Ya siz maddi sıkıntınız olmasaydı çocugunuzu nasıl yetiştirirdiniz?