Arşiv

Archive for Şubat 2013

Maddi sıkıntınız olmasa çocugunuzu nasıl yetiştirirsiniz?

17 Şubat 2013 3 yorum

Maddi durumunuz yeterli. Örneğin çocunuza evini arabasını alabiliyor ve üstüne hiç çalışmasa bile ayda bugunun parasıyla 5000 TL verebiliyorsunuz.

Siz bu şartlara sahip olsanız çocugunuzu nasıl yetiştirirdiniz?

a-)hayat kısa, evi arabası var e para da var ne gerek var çalışmaya?

b-)Ne olur ne olmaz sen şimdi böyle diyon ama 30 sene sonra ortada kalmak var kesinlikle eli ekmek tutmalı.

c-)Yurtdışına gönderirim orda eğitim alır sonra Türkiye’ye gelip bir şirkette çalışır/kendi işini kurar.

d-)Türkiye’de okusun ortalama bir işe girsin ve kendi hayatını kursun.

Bu dediklerimden sadece a şıkkında SÖZDE hayatın tadını alabilir gibi geliyor. Diğerlerinde kapitalist düzene işçi/hamal olarak katkı sağlayacak ve ömrünü bu şekilde bitirecek.

Tabi olaya dinen bakmıyorum. Çalışmak dinimizce de ibadet sayılmış. Olaya bu açıdan bakmazsak sevinirim:)

Şıkları çoğaltarak örnek de verebilirsiniz.

Not: Tabii ki maddi durumum buna el vermiyor. Ama el verse ne yapardım çocuğumu el bebek gul bebek mi buyuturdum bazen aklıma geliyor cevabını veremiyorum.

Bir platformda böyle bir soru sormuştum. Gelen mantıklı cevapları da sizlerle paylaşmak istiyorum.

hayatın tüm acımasızlığını yaşayarak öğrenmesini hayatını idame ettirecek parayı kazanmasını isterdim. imkanım varsa yurtdışında çocukta embesil değilse iyi bir ünv. gitmesini isterdim.

hazıra alışmasın diye, ekmek elden su gölden yaşatmam.
çalışmayı çabalamayı öğretecek şekilde yetiştirir, ama gerekli desteği de eksik etmezdim.

Öncelikle oku veya okuma diye baskı yapmazdım ama temelden yetiştirken yani okul aşamasına gelmeden önce mümkün mertebe kültür seviyesini arttırmaya çalışırdım. Ona bu alışkanlığı kazandırdıktan sonra zaten bir okul okumasa bile sürekli kendini geliştirmeye çalışır. Durumu böyle olduktan sonra para kazanmak çok da önemli değil. Düşünce adamı olsun. Okusun. Gezsin. Fikir üretsin. Zaten eğer kendinde o potansiyeli görüyorsa bi iş de bulur. Belki mühendis olmaz veya doktor olmaz ya da çöpçü ama yorumcu olur, araştırmacı olur. Bişey olur yani. Bana göre hayattan alıcağı zevki ancak böyle maksimize edebilir.

edit: Eke cevap; bana bu koşullar sağlanıyo olsa bir iş kurar küçük esnaf olurdum. En azından denerdim. Eğer iş yerim tutarsa kendimi üzmeden orda çalışmaya devam ederdim. Bunun yanında eğitim ve kültür olarak kendimi geliştirmeye çalışırdım. İmkanlara sahip olmak büyük kolaylık elbet. Almancamı geliştirmek için rahatlıkla Almanya’ya gidip 3-4 ay kalabilirdim mesela. Yapmak istediğim birkaç pahalı hobimle ilgilenirdim. Bikaç başarısız kitap yazar bikaç kopya bastırır kenara koyardım.

yatkınlığı varsa bir spor dalına yöneltirim. yoksa da hobi olarak gene yapsın.

küçüklükten bir şeye ilgisi varsa elektronik olabilir başka birşeye olabilir onu ilerletmesinde destek olurum. müziği ilgisi varsa hobi olarak bırakmasında destek olurum.

boş beleş yaşanmıyor. geçim kaygısı olmadan birşeylerle ilgilenmenin tadı da ayrı sonuçta. okusun öğrensin uğraşsın ilgilensin parayı dert etmesin.

Çocuğumun maddiyatla şımarmasına izin vermezdim bi kere. Özellikle erkek çocuksa küçük yaştan itibaren çalışıp alın terini silsin isterdim. Ama zulmetmemek lazım çocuklara. Çalışmanın, başarmanın, öğrenmenin, bilmenin zevkini sonuna kadar aşılayabilmek isterdim ki, çalışmayı öğrenmeyi bilmeyi başarmayı sevsin. Onu hayata bağlayacak olan en kuvvetli bağ bu olsun ve bu bağı sevsin ki hayatı kolaylaşsın. İnsan sevmediği işi yaparsa hayat zindan olur..
Çalışsın, mümkünse birkaç altın bileziği olsun. Sanat bilsin. Kendini ifade etmede çok başarılı ve rahat olsun.

Bir de insan olsun. İnsanlara insan muamelesi etsin, kendini de ezdirmesin, dengeli olsun. Her türlü mutlu geçer hayatı.

ilkokul-lise kesinliklikle, üniversite diye zorlamazdım, hayatını yaşasın en güzel yaşlarını okul diye, eğitim diye harcamasın.

isviçre’ye falan eğitime yollardım ben. sonra zaten isterse üniversiteye girer.

ama öncelikle durumum o şekildeyse çocuk yapmam ben arkadaş.

cocugunuzu el bebek gul bebek buyutmek calistirmamaktan gecmiyor. cocugunuzu el bebek gul bebek buyutmeniz, egitimini sucluluk ve utandirma temeline dayandirmadan vermenizden, yasina gore yapabilecegi yani basarabilecegi her seyde onu desteklemenizden geciyor. ileride basarili kendine guvenli bir insan olmasi icin duzenli uyuyor, 3 yasinda kendi yemegini yiyor, 4 yasinda kendi giyiniyor, 5 yasinda kendi ayakkabisini bagliyor, 6 yasinda okuldan gelince odevinin basina oturtuluyor olmasi gibi ayrintilara bagli ornegin. bunlari yapmasi gecikiyorsa suclamadan ezmeden uzmeden surekli olarak destekleyerek cocugu hayatta hep bir adim ileri itmekten geciyor yani.

kanimca, bir insana anne babasinin yapabilecegi en buyuk kotuluk calisma sevgisini ve basari hissini, kendi kendine yetecek kapasiteye ulasma sansini elinden almasidir. bir bakima budamak, elini ayagini kesmek gibi bir insanin bu. calismayan insanin hem akli hem vucudu korelir. kapasitesi okulu, egitimi nerede sonlandiysa o noktada kalir ve gerilemeye baslar. kendi kendine yetmeyi ogrenmek, bir birey olabilmek ve hayatta kalmak, anne babanin cocuguna ogretecegi en onemli seydir bu hayatta. anne babalikta ikinci onemli olan da bu yetistirme ve hayati ogretme surecini cocugu ezmeden, simartmadan, yuzgoz etmeden yapabilmeyi basarmak. tabii bir de elimizdeki cocugun kapasitesine bakarak onu hem fiziksel (spor, dans destegi harika olur) hem beyinsel olarak gelebilecegi en yuksek noktaya getirmek. o noktaya gelmeye cabalayan insan her halukarda kendi yolunu bulur. ne iste calisacagini da bulur, hangi ulkeye yerlesecegini de bulur. bu sekilde cocuk yetistirmek ve dogru yaklasmak icin de icin de cocuk gelisiminden anlamak gerekiyor biraz. bu konuda yazilmis binlerce muhtesem kitap var. cok calisip cocuga ev araba alip yatmaya ve hayatta hicbir sey olmamaya alistirmaktansa duzgun bir cocukluk ve genclik gecirmesine calismak bence daha yerinde.

gavur memlekette okutmak en iisi adamlar gusel disiplin veriyor, buradada bir alman okuluna gitsin fransiz okulunda uyusturucu falan var ii degil almanlar disiplinli olur her alman bi kucuk hitlerdir

sen ne yaparsan yap çocuk kendi karakteri çizgisinde ilerler. maddi olarak sunulan imkanların çok bir etkisi olmaz.

bu süreçte tek yapabileceğiniz doğru örnek olmaktır. bir çocuğa ergenlik öncesi dönemde ailesi gerçek sevgi, ilgi ve disiplini verebiliyorsa. o çocuk özgüvenli yetişir devamında kendi kaarlarını kendisi doğru verebilir.

para pul hikaye.

c- ama kapitalist düzene hamal olarak yetişmesi için değil dünyaya yararlı bir insan olması için.

bunu bir örnekle açıklayacak olursak bill gates’in hamal olduğunu düşünmüyorsun herhalde, adam tarih yazdı hepimizin evinde şuan dünyanın bilgisine ulaşabileceğimiz bir alet olan bilgisayar var. bunu herkes için kullanılabilir hale getirdi. tabi ki capital olarak karşılığınıda aldı bu ayrı. bu kadar basit düşünme ama psikanalizin kurucularından tut, siyasi akım üretenlere ya da hayatımızı kolaylaştırmak için üretilmiş teknolojik ürünlere. ya da penisilinin bulunmasına. yani hem maddi hem manevi olgular için dedim 🙂 birşeyler üretsin insanlık adına. her ne olursa olsun.

Ya siz maddi sıkıntınız olmasaydı çocugunuzu nasıl yetiştirirdiniz?

Bireysel Emeklilik Sisteminde Sıkıntılar

11 Şubat 2013 19 yorum

Merhaba ;

Bildiğiniz üzere sistemin en başından beri savunucuları arasındayım. Savunma nedenlerim yatırımcı tarafından bakarsak tasarruf alışkanlığı kazandırması ve devlet eliyle zoraki tasarruf ettirerek kendimiz için emeklilik yaşlarında rahatlık sağlaması veya çocuklarımıza kalacak bir miktarı zorla ayırtmasıydı.

Ancak bundan daha da önemlisi devletin uzun vadeli borçlanırken elinin altında bir fon birikmesi ve ülkemizin selameti açısından büyük önem taşımasıdır.

Bireysel Emeklilik Sistemindeki Sıkıntılar

2005 yılından beri 2 sözleşmeyle devam ediyorum. Şimdiye kadar sadece katkı payımı ödemekle ilgilendim. Ancak son 2013 değişikliği ile yatırımcıların kafasında baya bir soru işareti oluştu.

Bunları sıralayacak olursak;

  • Devletin vermeyi taahhüt ettiği %25 lik katkı payının ne kadar süre ile ödenmeye devam edeceğinin yasal altyapısı yok.1 sene sonra artık ödemiyorum diyebilir.
  • Yasal teminat arıyoruz ancak istediği zaman daha önce yasal altyapısıyla koyduğu kuralları da değiştirmesi 2 sene sonra da sistemde radikal değişiklikler yapar mı sorusunu akla getiriyor.(emeklilik yaşını 70 yaparsa kim ne diyecek? Şu anda AKP hükümeti böyle düşünüyor ama 20 sene sonraki hükümet ne düşünecek?)
  • Devlet katkısı fonları müsteşarlığın belirleyeceği fonlarda değerlenecek ama hala belirleyemediler. Bu kısmı istedikleri zaman riskli fonlarda değerlendirebilme yetkileri şu anki haliyle mevcut.
  • Devlet katkısını hak etme süreleri katkının %25 olmasını oldukça düşürüyor. Emekli olmadan çıkacaksanız Devlet katkısını en fazla %10 olarak hesap edin.

Gelelim benim sorunuma

Buraya kadar genel sorunlardı. Şimdi ise benim kendi sorunumu paylaşmak istiyorum ki bu sorun da aslında herkesin sorunu bence.

Önce kendi şirketime başvurarak sistemde şimdiye kadar ödediğim NET ANAPARA ve NET GETİRİ miktarlarını sordum. Kendileri bu miktarları benim eski şirketlerime tek tek başvurarak öğrenebileceğimi söylediler.(4 kere şirket değiştim. Altı üstü 2 rakam söyleyecekler bunları bile tutmuyorlar. Yarın o şirketlerden biri kapanırsa yalan olduk yani:)

Tabi durumu hemen EGM’ye ilettim ama malesef onlar da tek tek dolaşmam gerektiğini söylediler. Emeklilik için ayrılma istersek kendileri uğraşırlarmışmış.

Kısacası kişinin kendi faydası uğruna şirket değiştirenleri cezalandırıyorlar gibi bir durum söz konusu.

Ben de hala BES’i savunmaya devam ederken sistemden kafamda daha fazla soru işareti oluşmadan sistemden ayrılmaya karar verdim. Şimdilik şirket değiştirmeden maksimum devlet katkısından faydalanarak eşim üzerinden devam edeceğim.

Bundan sonra 46 yaşına geldiğimde devlet katkısı devam ediyor olursa tekrar sisteme girmeye karar verdim. O zamana kadar da bir bankadan yatırım hesabı açıp MKK’dan satım işlemini engelleyip oradan temettüü veren sağlam hisselere yatırım yapmaya karar verdim.

Bu arada BES ile ilgili her konuda bana soru sorabilirsiniz. Emin olun danışmanınızdan daha fazla bilgiye sahibimdir:)